Halka’nın Gündemi: Ocak – Şubat 2024

Halka Dergi’nin 2. sayısında geçen ayda gündemimize giren meseleleri Halka’nın Gündemi başlığıyla derledik.

İsrail Soykırım Suçu İşlemeye Devam Ediyor

Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı mahkeme salonu.

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin BM’nin en üst yargı kurumu olan Lahey Adalet Divanı’na 29 Aralık 2023’te açtığı soykırım davası için 11 Ocak’ta başlayan duruşmalar sonrasında bir ara karar verildi. İsrail yönetiminin Filistin’e yönelik saldırısı ve yaptığı katliam nedeniyle soykırımla suçlandığı dava Filistin dostu olan bütün kesimlerce olumlu karşılandı. Davanın Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından açılması Soykırım Sözleşmesi’nin İsrail ile birlikte bir tarafı olmasından kaynaklanıyor. Güney Afrika Cumhuriyeti özellikle Mandela sonrasında apartheid yönetimi hafızası nedeniyle Filistin meselesini daha dikkatle takip eden bir siyaseti gözetiyor. Ara karar İsrail’in soykırımla yargılanmasının önünü açarken bir ateşkes çağrısı yapmıyor. Ancak bir tavsiye karar olarak İsrail’in Gazze’de açtığı ve soykırıma varacak zararların önlenmesi için harekete geçmesini çağırıyor. Temyiz edilme durumu da olmayan ve İsrail ile soykırım ifadelerini beraber değerlendiren bu karar, eksiklerine rağmen Filistin mücadelesi için büyük bir kazanım. Filistin direnişi bileşenleri ve İsrail’e karşı tutum alan taraflar bu kararı olumlu değerlendirdiler. Ancak İsrail yönetimi bu ihtiyati karara rağmen Gazze’de terör saldırılarına ve soykırım suçları işlemeye devam ediyor. Bu arada Türkiye gibi Filistin meselesini siyasi hamaset düzeyinde ve ciddiyetsizce ele alan ülkelerin İsrail ile ticari dayanışmaları devam ediyor. Yemen’deki Husilerin İsrail’e nakliyat yapan gemilere el koyması gibi insanlık haysiyetini ayakta tutan gayretleri Türkiye yönetiminden göremiyoruz.

Ankara Akyurt GGM’de Hasan Muhammed Can Verdi: Göçmenler Devlet Eliyle Öldürülüyor

Hasan Muhammed’in Geçici Koruma Belgesi.
[Kaynak: 23 Derece (@yirmiucderece) (X platformu)]

Kimlik sorunları nedeniyle Ankara Akyurt Geri Gönderme Merkezine gönderilen 28 yaşındaki Suriyeli göçmen Hasan Muhammed sağlıklı olarak girdiği merkezden ölü olarak çıktı. Yaklaşık bir hafta kaldığı GGM’den ailesine 02.01.24 tarihinde ulaşılarak cenazenin alınması söylendi. Cenazeyi alan ailesi Muhammed’in cesedinde darp izlerine rastladı. Muhammed’in işkence sonucu öldüğünden şüpheleniliyor. Aile Sığınmacı Hakları Platformu’na başvurarak hukuki süreç başlatma kararı aldı. GGM yetkilileri Hasan Muhammed’in ölümüne dair hiçbir gerekçe sunmadı. Haber kaynaklarına göre aynı GGM’de Kasım 2023’te bir ölüm vakası daha yaşanmış ve bu durum bir şikâyet sitesine yapılan yorum üzerine ortaya çıkmış. Maalesef GGM’lerde göçmenlere dönük ihlaller için idari süreçler hukuki prosedürlere bağlı kalınarak işletilmiyor, birçok hak ihlali yaşanmaya devam ediyor. Sorumlu kurumlar ihlallere dair ikna edici açıklamalarda bulunmuyor. Türkiye’nin göçmen politikasında GGM’lerde süregelen ihlaller anlamlı bir yer tutuyor, göçmenler insanlık dışı koşullarda tutularak ülkelerine gitmeye zorlanıyorlar. Hasan Muhammed’in başına gelen tekil bir hadise değil.

Filistin İçin 1000 Genç Hareketi Eylemlerine Devam Ediyor

Filistin İçin Bin Genç Hareketi’nin eyleminden.
[Kaynak: Filistin İçin Bin Genç (@filistinicinbin) (X Platformu)]

İsrail’in Gazze işgali ve göz göre göre sergilediği soykırım üzerine kamuoyundaki adresi belli olmayan ve homurdanmalardan ibaret olan protestolardan rahatsız olan Filistin dostları, Filistin İçin 1000 Genç Kampanyası’na başladılar. Kampanya kapsamında her hafta İsrail’i destekleyen oluşumların önünde nöbetlerine devam eden hareketin mensupları, önceden çağrı yapmadan Zorlu AVM’de gerçekleştirdikleri açıklamalar nedeniyle defalarca kere gözaltına alındılar. İsrail’in en büyük destekçisi olan Zorlu Holding’i protesto eden bu eylemler kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Filistin’de süren soykırıma ve işgale karşı adresi belli ve somut taleplerle eylemler gerçekleştiren gençler, her geçen gün kamuoyunun gözünden kaçırılan gerçekleri daha görünür kılıyorlar. Takip ediyoruz ve destekliyoruz.

Depremin Ardından Bir Yıl Geçti, Unutmadık, Unutmayalım!

Depremin yıldönönümünde Hatay halkının yaptığı eylemden.
[Kaynak: Kazım Kızıl (@kazimkizil) (X Platformu)]

Geçen yıl yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden bir yıl geçti. Geçen bir yıla rağmen acılarımız taze. Ülkeyi yönetenlerin büyüttüğü çürümüşlük içinde uygulanan imar afları, açılan rant alanları, tedbirsizlikler, halktan alınıp zenginlere dağıtılan ve hizmete dönüşmeyen vergiler, kışladan çıkarılmayan askerler vb. bir çok neden depremde can kayıplarımızın çok yüksek olmasına neden olmuştu. Bir belediye başkanı adayının ağzından kaçırdığı 130 bin rakamını duyana kadar 50 bin kişinin öldüğü bilgisinden başkasını öğrenemedik. Depremin üzerinden bir yıl geçmiş olmasına ve verilmiş sözlere rağmen hâlâ hayalet şehirler ve çadır kentler var. Yaşanan deprem sadece yönetenlerin çürümüşlüğünü değil gücünü toplumdan alan ve halkın çıkarlarını merkeze koyan yapıların eksikliğini de gözler önüne serdi. Depremi ve yaşattıklarını unutmadık, unutmayalım.

Sarıyer’de Santa Maria İtalyan Kilisesi’ne Silahlı Saldırı Gerçekleştirildi

Sarıyer Santa Maria İtalyan Kilisesi’nde saldırıdan sonra düzenlenen kefaret ayininden. [Kaynak: NTV, (https://www.ntv.com.tr)]

28 Ocak Pazar günü ayin sırasında Büyükdere’deki Santa Maria İtalyan Kilisesi’ne bir silahlı saldırı gerçekleşti. Yapılan saldırıda ayine katılan bir Türkiye vatandaşı hayatını kaybetti. Yapılan açıklamalara göre silah tutukluk yaptığından saldırı gerçekleştirenler eylemlerini tamamlayamadan kaçmak zorunda kaldılar. Saldırı sırasında Polonya İstanbul Başkonsolosu ve ailesi de kilisede bulunuyordu. Saldırının ardından çok kısa süre içerisinde onlarca kişi gözaltına alındı ve soruşturma devam ediyor. Gözaltına alınanlardan bir kısmı yabancı uyruklu olduğundan sınır dışı edildiler. Belirlemelere göre saldırganlardan biri Rusya diğer ise Tacikistan uyruklu kişiler. Yapılan saldırıyı IŞİD üstlendi. Seçimler yaklaşırken ne amaca hizmet ettiği tespit edilemeyen halka dönük böylesi saldırılar umarız devam etmez.

Arjantin Halkı Ultra Liberal Politikalara Karşı Ayakta

Buenos Aires, Arjantin’deki genel grevden. [Kaynak: https://www.industriall-union.org/]

Aşırı sağcı Javier Milei’ye karşı Arjantin halkı 24 Ocak’ta genel greve çıktı. Bir buçuk milyon kişi Arjantin sokaklarını doldurdu. Sadece Buenos Aires’te 600.000 kişi yeni yönetimin halka saldıran ekonomi politikalarına karşı tepkilerini koymak için meydanları doldurdu. Sendikaların yaptığı çağrıyla gerçekleştirilen greve dünyanın birçok ülkesinden destek geldi. Milei yönetimi göreve başlar başlamaz ultra liberal politikalar ile işçi sınıfının haklarına ve toplumsal örgütlere savaş açmıştı. Arjantin halkını ve mücadelelerini selamlıyoruz.

Somali Cumhurbaşkanının Oğlu, Bir Motokuryenin Ölümüne Neden Oldu

Yunus Emre Göçer’in öldürüldüğü yer ve Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu.

Lüks aracıyla seyir halindeyken 39 yaşındaki motokurye Yunus Emre Göçer’in ölümüne sebep olan Mohammed Hassan, Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu ve göz göre göre Türkiye’yi terk etmesine izin verildi. Hassan’ın işleri nedeniyle Türkiye’den ayrılmak zorunda kaldığı açıklandı lakin raporlar Hassan’ın nitelikli şüpheye rağmen ülkeden çıkışına izin verildiğini gösteriyor. Bir ülkenin devlet başkanının oğluna bir vatandaşımızı öldürme hakkı veren bu kayırmacılık gözümüzün önünde işledi. Hassan daha sonra ifade vermek üzere Türkiye’ye yine geldi lakin kendisi için yurt dışı yasağı yine konulmadı.

İklim Adaleti Koalisyonu’ndan “Ekokırım Yasası” Kampanyası

Ekokırım suçlarının işlendiği doğal alanda çekilen, bir dövizle birlikte hazırlanmış fotoğraf. [Kaynak: Yeşil Gazete, (http://yesilgazete.org)]

İklim Adaleti Koalisyonu 28 bin yurttaşın imzasını alarak “Ekokırım Yasası”nın meclis gündemine alınması için kampanya başlattı. Doğaya karşı işlenen bazı fiillerin suç kapsamına alınması için başlatılan bu kampanya, bir yasa teklifini de barındırıyor. Yasa metni ve kampanyaya dair bilgilendirme için bir de internet sayfası açılmış: https://ekokirimyasasi.org/ Kampanyanın yürütücüleri ayrıca 2024 yılının “Ekokırım ile Mücadele Yılı” olması için çalışmalar yürütüyor.

Yerel Seçimler Yaklaşıyor, Beklentimiz Yüksek Değil

Yerel seçimler yaklaşırken adaylar da netleşmeye başladı. Daha çok sağ siyaset içinde kalan partilerin yarışlarına şahit olacağımız ve bilindik adayların boy göstereceği seçimlerden heyecanlanamıyoruz. Toplumsal örgütlenmeye yaslanmayan söylemlerin ve projelerin havada uçuştuğu, demokrasi nutuklarının atıldığı ama gerçek demokrasiye dair işaretler barındırmayan birtakım siyasetlerin gürültüsü çok daha fazla çıkıyor. Sadece anayasanın değil seçme ve seçilme hakkının da kayyum yönetimleri eliyle ilga edildiği bir siyasal atmosferde yaşıyoruz. Gerçek ve etkili bir toplumsal muhalefetin büyümesini ve yerel yönetimlerin sermaye sınıfına hizmet eden uygulamalardansa demokratik ve toplumcu bir çizgiye dönmesini arzuluyoruz.

Can Atalay’ın Milletvekilliği Anayasa ve Hukuk Hiçe Sayılarak Düşürüldü

Can Atalay’nın milletvekilliğinin düşürüldüğünün ilan edilmesi sırasında TBMM.

Anayasa Mahkemesi’nin iki kere aldığı ihlal kararına rağmen Yargıtay en üst mahkemenin kararını uygulamayarak Can Atalay’ın hapisten çıkarılmasını onaylamadı. Sistemin içine düştüğü anayasal krizde hükümet zor kullanma imtiyazıyla hukuki ilkeleri ayaklar altına aldı. Böylelikle halk tarafından seçilmiş bir milletvekilinin dokunulmazlığı çiğnenmiş oldu. Seçme-seçilme hakkı ve parlamento fiilen ilga edildi. Meclis Başkan Vekili Bekir Bozdağ, ibretlik şekilde mevcut anayasa hükümlerine dayanarak Can Atalay’ın milletvekilliğinin düştüğünü ilan etti. Yaşanan hukuk katliamı Can Atalay’ın halkın vekili olduğu gerçeğini değiştirmeyecek. Oluşan tablo toplumsal muhalefetin etkili bir ses yükseltemediğini ve bu durumu fırsat bilen hükümetin Anayasa’yı da hiçe sayabildiğini göstermiştir.

Hüda Kaya Üç Aydır Tutuklu!

Hüda Kaya

Eski HDP Milletvekili Hüda Kaya 1 Kasım 2023’ten beri hapiste tutuluyor. Tutuklama gerekçesi olarak en başta Kobani davası kapsamında “kaçma şüphesi” ve “suçlamalarla ilgili kuvvetli şüphelerin olması” gibi gerekçeler belirtilmişti. Kaya İstanbul Havalimanından yurt dışına gitmek isterken hakkında alınan fevkalade keyfi “kaçak kararı” üzerine gözaltına alınmıştı. Emniyet yetkilileriyle temas halinde olmasına, adresinin belli olmasına ve telefonunun açık olmasına rağmen apar topar alınan bir kararla tutuklandı. Ülkeyi yönetenler bütün yargı mekanizmalarını ve kolluk güçlerini kendilerine karşı halktan yana siyaset yapan ve bunda taviz vermeyen siyasetçilere karşı baskı aracı olarak kullanmaya devam ediyor. Hayatı boyunca adalet ve barış için mücadele etmiş Hüda Kaya’nın siyasi bir kararla tutuklandığını biliyoruz. Mücadelesine şahidiz. Kendisini selamlıyor ve bu hukuk dışı tutuklamanın bir an önce son bulmasını istiyoruz.

Özel Sektör Öğretmenler Sendikası’nın Taban Maaş Mücadelesi Sürüyor

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın Ankara’daki gerçekleştirdiği eylemden bir fotoğraf. [Kaynak: Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası (@ogretmensendika) (X Platformu)]

Öğretmenlik formasyonları olmasına rağmen MEB kadroları açılmadığından ve atamaları yapılmadığından özel sektör koşullarında çalışmaya itilen öğretmenlerin önderliğinde kurulan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası hızla büyümeye devam ediyor. Bazı rakamlara göre Türkiye’de 200.000 kadar özel sektör öğretmeni çalışıyor. Özel sektör öğretmenlerini koruyan 625 sayılı yasa 2007 yılında iptal edildi. Bu değişiklik özellikle özel dershanecilik faaliyetlerinin önünü açmak için uygulandı. Ardından özel sektörde yürütülen eğitim faaliyetleri patronların insafına terkedildi. 2014 yılında ise öğretmenlerin kamuda çalışan öğretmenlerle denk maaş almalarını sağlayan taban maaş uygulamasından çıkıldı. Neticede özel sektör öğretmenleri kendilerine reva görülen asgari ücret koşullarında yaşamaya karşı başlattıkları taban maaş mücadelesi ile birlikte son yıllarda görülmemiş bir sendikalaşma başarısına ulaştılar. Eğitimin özelleştirilmesinin, öğrencilerin bir gelir kapısı olarak görülmesinin ve öğretmenlerin kölelik koşullarına itilmelerinin bir neticesi olarak Türkiye’de yaşanılan eğitim krizi büyüyor. Bu krizin en somut görüntüsünü Özel Sektör Öğretmenleri’nin mücadelesiyle görüyoruz. En son 29 Ocak’ta Ankara’da bir miting gerçekleştiren öğretmenler, kadrolu öğretmenlerle aralarında oluşan uçuruma karşı seslerini yükselttiler. Özel Sektör Öğretmenleri’nin mücadelesini selamlıyoruz.

Özak Tekstil Direnişi Devam Ediyor

Özak Tekstil işçilerinin direnişinden bir fotoğraf.

28 Kasım 2023 tarihinde direnişlerine Urfa’da başlayan ve 58. günde direnişi Özak Holding’in İstanbul Zeytinburnu’ndaki binasının önüne taşıyan Özak işçileri, ancak birlikte mücadele ederlerse kazanabileceklerini vurguluyor. BİRTEK-SEN’de örgütlenerek, fabrikalarında örgütlü olan Öz İplik İş sendikasını değiştirmek isteyen Özak işçileri, yoğun bir baskıyla karşılaşmıştı. İşçiler, sendikal özgürlüklerinin engellenmesi ve işçilerin işten atılması üzerine direnişe başlamıştı.  Geçtiğimiz günlerde arkadaşlarımızın İstanbul’daki direniş çadırını ziyaret ederek yaptıkları görüşmede direnişçi işçiler, Öz İplik-İş sendika temsilcileri tarafından uygulanan baskılara, kadın işçilerin aileleri üzerinden tehdit edildiğine dikkat çektiler. Urfa’da başlayan direnişleri süresince polisin ve jandarmanın türlü saldırılarına maruz kalan işçiler, bütün engellemelere karşın direnişlerine kararlılıkla devam edeceklerini her fırsatta vurguluyor ve bugün de aynı kararlılıkla devam edeceğini dile getiriyorlar. Özak işçileri kazanırsa, Türkiye işçi sınıfı kazanır. Özak işçileri ile dayanışmamızı büyütelim.

Burda Bebek’te İşçiler Kazanacak!

Burda Bebek İşçileri’nin direniş çadırından bir fotoğraf.
[Kaynak: Emek ve Adalet Platformu (@emekadalet) (X Platformu)]

Düzce’nin Hendek ilçesinde 2. Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Burda Bebek fabrikasında Petrol İş sendikasına üye olduğu için işten atılan kadın işçilerin direnişi fabrika önünde devam ediyor. İşçilerin ifadelerine göre 3 kişinin yapacağı işi tek kişiye yaptıran fabrika yönetimi, işçilerin ücretlerine de bir artış sağlamıyordu. Günde 12 saate varan çalışma sürelerinin üstüne bir de fazla mesaiye zorlanan işçiler, ailelerinin sağlık problemleri ile ilgilenebilmek için fabrika yönetiminden izin dahi alamıyorlardı. Yüzde 80’i kadın işçilerden oluşan fabrikada üretilen ürünleri orada çalışan herhangi bir anne satın alamaz durumdaydı. Bu çalışma koşullarını değiştirmek için kadın işçiler öncülüğünde fabrikada bir örgütlenme süreci başladı. Petrol İş, kısa bir süre içerisinde fabrikada çoğunluğu elde ederek sendikal yetkiyi kazandı. Vardiyaları değiştirilerek ve başka bölümlere sürülerek mobbinge uğrayan sendika üyesi işçiler, fabrika yönetimince Kod 49’dan işten çıkarıldı. İşten atılan kadın işçilerin direnişi 80 günü aşkın kapı önünde devam ederken, sendika üyesi işçiler toplu sözleşme sürecinde anlaşma sağlanamadığı için fabrikaya grev kararı astılar. İşçiler, toplu sözleşme yapılmazsa 15 Şubat’ta greve çıkacaklar. Burda Bebek işçilerinin sendikal mücadelesinde yanlarındayız.

Greve 2 gün kala MESS Sözleşmesi Anlaşma ile Sonuçlandı

Birleşik Metal-İş Sendikasının eyleminden. [Kaynak: Birgün, (http://www.birgun.net)

19 Ocak’ta MESS kapsamındaki işyerlerinde greve çıkaracağını duyuran DİSK’e bağlı Birleşik Metal İşçileri Sendikası, 17 Ocak’ta Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile yapılan görüşmelerin anlaşma ile sonuçlandığını duyurdu. Yaklaşık 150 bin işçiyi doğrudan ilgilendiren, Türkiye’deki işçi ücretleri için belirleyici bir kriter olan metal işçisinin ücretleri yüzde 98’lik zamla ortalama 30 bin TL oldu. Sendikaların zafer olarak nitelendirdiği anlaşmanın, işçiler cephesindeki yansımalarını önümüzdeki günlerde daha iyi göreceğiz. Metal işçileri, insanca bir yaşam için üretimden gelen güçlerini kullanmaktan çekinmeyecektir. İşçilerin örgütlü iradesinin takipçisiyiz.

2023’teki Kadın Cinayetleri

Kadın cinayetlerine karşı bir eylemden. [Kaynak: Eşitlik İçin Kadın Platformu (@esik_platform) (X Platformu)]

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun yayınladığı yıllık rapora göre, 2023 yılında erkekler tarafından 315 kadın öldürüldü, 248 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinden bu yana, kadın cinayetleri giderek artıyor. Katledilen kadınların, yüzde 65’i evlerinde iken öldürüldü. Ailenin kutsandığı, kadınların evle özdeşleştirildiği bir ortamda, evin doğalında güvenli bir alan olmadığını, evlerin kadınlar için sömürü, şiddet ve hatta cinayet mahali olduğunu görüyoruz. Kadın cinayetlerinin giderek artmasının en önemli sebebi, cinayet faillerine yönelik cezasızlık ve kadınlara yeterli korumanın sağlanmamasıdır. Raporda belirtildiği üzere, 2023 yılında 28 kadın koruma kararı verilmesine rağmen bu kararlar uygulanmadığı için öldürüldü. Kadınlar doğrudan devlet güçlerinin ihmali sonucunda hayatını kaybetti. Kadınların can güvenliğinin olmadığı, erkek şiddetinin ve kadın cinayetlerinin giderek arttığı ülkemizde, İstanbul Sözleşmesi’nin tekrar imzalanması ve aktif bir şekilde uygulanması hayati önem taşıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe konmasını istiyoruz.

İBB İşçisi Tülay Çal İşini Geri İstiyor

İBB İşçisi Tülay Çal’ın eyleminden. [Kaynak: Zeynep Kuray (@zeynokuray) (X Platformu)]

2023’ün son aylarında, İBB’nin iştirak şirketi İsper AŞ’ye bağlı olarak belediyenin sosyal tesislerinde çalışan Tülay Çal, keyfi tutanaklarla İş Kanunu’nun 25/2 maddesiyle işten atıldı. Tülay’ın Kadın İşçi’de yayınlanan röportajında anlattığı üzere[1], Sancaktepe Safa Tepesi sosyal tesislerinde çalışırken müdür ve amirleri tarafından mobbinge maruz kaldı, siyasi ve dinî kimliği nedeniyle ayrımcılıkla karşılaştı. Müdürlerine karşı ses çıkarmaya başlayınca hakkında tutanaklar tutulmaya başlandı. En son, işyerinde ağır iş yükü nedeniyle bir iş kazası geçirmiş ve bu kazadan dolayı raporlu olduğu dönemde hakkında “verilen işi yapmıyor” denilerek tutanak tutuldu. Bu haksız ve keyfi tutanaklar sonucu iş akdi feshedildi. Tülay Çal, 6 Kasım’dan bu yana Saraçhane Parkı’nda işe geri dönmek için direnişini sürdürüyor. Direniş sürecinde, sosyal tesislerin önüne, Ekrem İmamoğlu’nun katıldığı programlara giderek sesini duyurmaya çalışsa da, uzun süre herhangi bir sonuç alamadı. Yapılan bir görüşmede, taşeron işçi olarak başlatılma teklifini kabul etmedi. Tülay’ın direnişi taşeronlaştırılan ve iş güvencesinden yoksun tüm belediye işçilerinin direnişi oldu. Tülay, Ocak ayının son günlerinde sosyal medya hesabından işe iade sürecinin başladığını duyurdu. Sürecin takipçisiyiz. Belediye işçileri güvenceli çalışmak istiyor.

2023 İSİG Meclisi Raporu Yayınlandı

İSİG Meclisi’nin 2023 yılı raporu.

İSİG Meclisi’nin 2023 yılı raporuna göre 2023 yılı içinde 1929 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Yine İSİG raporuna göre 2022 yılında 1843 işçi çalışırken hayatını kaybetmişti. 2023 yılında deprem sonrası enkaz kaldırma faaliyetlerinin yaşanan iş cinayetlerinde önemli bir etkisi olduğu gözlendi. Son aylarda özellikle motokurye işçilerinin hava koşullarından ve çalışma şartlarında dolayı kazalarda can verdiklerini gördük. Artan motokurye ölümleri nedeniyle şehir içi motorlu taşımaya dair düzenlemeler yapıldı, bu düzenlemelerin işçiler iş cinayetlerinde hayatını kaybetmeden önce yapılması gerekiyor. Mega inşaat projelerinde ise yüksekten düşerek birçok inşaat işçisi hayatını kaybetti. Ayrıca geçen yıl, 54 çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetti. Çalışırken ölmek istemiyoruz.


[1] https://www.kadinisci.org/guncel/cinsiyetci-baskilara-mobbinge-mezhepcilige-sessiz-kalmadigi-icin-isten-atildi/