İngiltere’de Özgür Kiliseler, İşçi Hareketi ve Emek Kilisesi Deneyimi

ZEKİ KILIÇASLAN

E.P Thompson 1963 yılında yayınlanan İngiliz İşçi Sınıfının Oluşumu adlı eserinde 18. yüzyılın ikinci yarısından 19. yüzyılın ortalarına kadar devam eden dönemde İngiltere’nin piyasa toplumuna dönüşümünün toplumsal zeminini, ortaya çıkan fikirleri ve hareketleri ele alır. Bu bağlamda geniş şekilde ele alınan konulardan biri de nonkomformist olarak tanımlanan muhalif kiliselerin gerek liberal siyasal hareket gerekse oluşum halinde işçi sınıfı hareketi ile ilişkisi üzerinedir. Bu ilişki İngiltere işçi hareketinin kıta Avrupa hareketlerinden farklı yönlerinin de temelini teşkil etmektedir. Bu yazı İngiltere işçi hareketi tarihinde nonkonformist (özgür) kiliselerin işçi hareketi ile ilişkileri üzerine genel bir bakış sunmaya çalışmakla birlikte 1890’da ortaya çıkan “Emek Kilisesi” deneyimini ele almaktadır. Konunun İngiltere ve diğer tüm dünya geneli için ayrıntılı ele alınması, gerek liberal hareketlerin gerekse de emek hareketlerinin kitleselleşmesi dinamiklerini ve bu sürecin dinî yapılarla ilişkisini anlamak açısından önemli olacaktır.

Emek Peygamberi (The Labour Prophet) Gazetesi’nin 1. sayısının kapağından kesit. Kaynak: https://warwick.ac.uk

Nonkomformist (Özgür) Kiliseler

İngiltere Anglikan Kilisesi tarihinde, Nonkonformist Kiliseler (Konformist Olmayan – Özgür Kiliseler) İngiltere Devlet Kilisesi’nin yönetim ve usullerini kabul etmeyen Protestan Hristiyan kiliseleridir. Bu ayrılık İngiltere ve Galler’de 1914’e kadar ve dissenters (muhalifler) olarak adlandırıldıkları İrlanda’da ise 1869’a kadar sürmüştür. Bu adlandırma 1649-1660 yılları arasında süren bir fetret döneminden sonra Kral II. Charles’ın sürgün edildiği kıta Avrupa’sından İngiltere’ye dönmesi ve ardından 1662 yılında ortaya konulan ve tüm kilise hizmetlerinde, ayin ve törenlerde ortak dua kitabının kullanımını zorunlu kılan yasanın (Act of Uniformity-Tektiplilik Yasası) yürürlüğe girmesinden sonra kullanılmıştır. Bu yasa aynı zamanda İngiltere Kilisesi’nin tüm piskoposluk atamalarında da tek yetkili olarak kılınmasını da getiriyordu ve bu nedenle fetret döneminde kilise içinde hakimiyet kuran Püritenler’in büyük muhalefeti ile karşılaşılmıştı. Sonuçta bu kuralları kabul etmeyen 2000 din adamı kiliseden çıkarılmıştır. Nonkomformist kiliseler deyimi Püritenler yanında 19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde diğer tüm Reformist Hristiyanları (Presbiteryenler ve Cemaatçiler), Kalvinistler, Baptistler, Kardeşler Cemaati, Metodistler, Quakerlar ve İngiltere Morivianları gibi birçok eğilimi de kapsıyordu.[1]

Özgür kiliseler 18. ve 19 yüzyılda halkla en çok ilişki içinde olan ve onlar üzerinde en fazla etkiye sahip olan kiliselerdir. Öte yandan özgür kilise mensupları toplumsal ekonomik yaşama katılım konusunda birçok yasal engelle baskı altına alınmış olsalar da öne koydukları tutumluluk, ölçülülük, sağduyu, dürüstlük, çalışkanlık gibi erdemli tutumları nedeniyle imalatçılar, tüccarlar, ticaretle uğraşanlar arasında çok etkin olmuşlardır. Ortaya çıkan orta sınıf normu, kadınların kamusal alandan (siyaset, ücretli iş, ticaret ve topluluk önünde konuşma alanı) dışlanması yönündeydi. Bunun yerine kadının aile, koca, çocuklar, ev halkı, din ve ahlaki davranışlara odaklanarak ev yaşamına hâkim olması gerektiği düşünülüyordu. Dindarlık kadınların alanındaydı ve konformist olmayan kiliseler, kadınların hevesle girdikleri yeni rolleri teklif ediyordu. Pazar okulunda ders verdiler, yoksulları ve hastaları ziyaret ettiler, broşürler dağıttılar, bağış toplama faaliyetlerine katıldılar, misyonerleri desteklediler.[2]

Özgür kiliseler 18. ve 19 yüzyılda halkla en çok ilişki içinde olan ve onlar üzerinde en fazla etkiye sahip olan kiliselerdir. Öte yandan özgür kilise mensupları toplumsal ekonomik yaşama katılım konusunda birçok yasal engelle baskı altına alınmış olsalar da öne koydukları tutumluluk, ölçülülük, sağduyu, dürüstlük, çalışkanlık gibi erdemli tutumları nedeniyle imalatçılar, tüccarlar, ticaretle uğraşanlar arasında çok etkin olmuşlardır.

Özgür Kiliseler ve siyaset

​1660’tan bu yana, Özgür Kiliseler İngiliz siyasetinde önemli bir rol oynadılar. Bu kiliseler 16. ve 17. yüzyıldan kalma eski muhalifler (İskoçya dışındaki Baptistleri, Cemaatçileri, Quakerları, Üniteryenleri ve Presbiteryenleri) ve 18. yüzyılda ortaya çıkan ve çoğunlukla metodist olan yeni muhalifleri içeriyordu. Eski grubun “konformist olmayan vicdanı” dinî özgürlük ve eşitliği, adalet arayışını ve ayrımcılığa, zorlamaya ve baskıya karşı olmayı vurguluyordu. Yeni Muhalifler (ve ayrıca Anglikan Evanjelikler) cinsellik, aile değerleri ve ölçülülük dahil olmak üzere kişisel ahlak konularını öne çıkarıyordu.[3] Her iki grup da politik olarak aktifti, ancak 19. yüzyılın ortalarına kadar eski grup siyasette çoğunlukla Whigler’i[4] ve liberalleri desteklerken, yeni grup, çoğu Anglikan gibi, genellikle muhafazakârları destekliyordu. 19. yüzyılın sonlarında Yeni Muhalifler de çoğunlukla Liberal Parti’ye geçmişti. Sonuç, iki grubun birleşmesi ve siyasi baskı grubu olarak büyük ağırlıklarının güçlenmesi oldu. 1914’e gelindiğinde, sekülerleşme İngiliz siyasi yaşamında dinî muhalefetin gücünü azalttığından, konformist olmayanlar ile Liberal Parti arasındaki bağlantı zayıflıyordu.[5]

Özgür Kiliseler ve işçi hareketi

19. yüzyılın sonlarında, İngiltere’de bırakınız yapsınlar ilkesinin insan onurunu yok etiği koşullarda, Özgür Kiliselerin İncil’i yorumlayışları da değişiyordu. 1921 tarihinde bir Methodist ve geleceğin İşçi Partisi milletvekili C.G Ammon bir kardeşler toplantısında “Kiliseyi kuran çalışan bir insandı…… hatta İsa ilk sosyalist idi” diyordu. Methodist Wesleyan dergisi bu yaklaşımın “Rabbimizi model bir sosyalist adama dönüştürmek” olduğunu söyleyerek protestoda bulunduysa da, kendisini Hristiyan Sosyalist olarak tanımlayan ilk işçi milletvekili, İşçi Partisi’nin kurucularından maden işçisi Keir Hardi’ye[6] göre kiliselerin yapması gereken tam da buydu; yani İsa’nın öğretisinin yeniden yorumlanması ile bu dünyadaki kurtuluşu savunmak. Yine İsa’nın rekabeti vaaz etmediğini savunan Quaker Alfred Salter, resmî kiliselerin mevcut ekonomik düzeni ve onun Hristiyan olmayan sonuçlarını sorgusuz sualsiz kabul etmesinden şikayetçi oluyor, kendisi ve işçi hareketindeki konformist olmayan arkadaşları kürsüden aldıkları sözlerle onları kiliselerin gerçekte vaaz ettiklerini uygulamadıkları için suçluyordu.[7]

Özgür kiliselerin işçi hareketinin kökenlerinde oynadıkları rolün önemi üzerine 1960lı yıllara kadar çok sayıda kitap ve makale vardır. Harry Jeffs, “Bu ülkedeki İşçi Hareketi’nin, Metodist, Baptist ve Cemaatçi olmak üzere Özgür Kilise küçük şapellerimizde toplandığını” iddia etmişti.[8] Uzun süre İşçi Partisi sekreteri olan Methodist Arthur Henderson[9] sendikal hareket içindeki kendi kökenleri üzerine konuşurken yerel ve ulusal düzeydeki liderlerin çoğunluğu, sıradan vaizler, kilise papazları, Pazar Okulu müfettişleri ve öğretmenleri, İncil sınıfı öğretmenleri, Umut Grubu çalışanları vb. olarak aktif olarak dinî çalışmalarla meşguldü diyordu.[10] Yine Fabian Cemiyeti’nin üyesi bir Quaker olan İşçi Partisi ve daha sonra İngiltere Komünist Partisi’nin kurucu MK üyesi olan Walton Newbold[11] da 1893’te Bradford’da kurulan Bağımsız İşçi Partisi’nin (ILP) Nonkonformistler (Özgür Kiliseler) tarafından şekillendirildiğini belirtmişti.[12] Thompson ise “dinsel muhaliflerin misyonu, sivil ve dini özgürlüğü getirmektir bu yüzden Metodizm, işçi sınıfı hareketlerinin başlamasında bir öncül niteliği taşımaktadır” der.[13]

Bu durum İngiliz İşçi Hareketi’nin genelde Kıta Avrupa’sı sosyalizminden ayırt edici bir özelliğini oluşturmaktadır. Çünkü genelde Kıta Avrupa’sı işçi/sosyalist hareketlerinde kurulu düzenin temel direği olan Katolik Kilisesi ve din adamları karşıtlığı önemli bir yer tutar halbuki özgür kiliseler rölatif olarak güçsüzdüler ve zaten onlar dinsel özgürlüğü savundukları ölçüde “din (resmî) karşıtı” idiler, bu durum işçi hareketinin şekillenişinde neden din karşıtı tutumun önemli rol oynamadığını açıklamaktadır.[14] Hatta İngiltere ve Dünya Kiliseler Birliği yöneticisi olan Özgür Kilise önderlerinden W.G. Symons 2. Dünya Savaşı ortasında, 1941’de Kıta Avrupa’sındaki siyasi demokrasinin başarısızlığını, orada Özgür Kilise tipi güçlü bir dinî geleneğin yokluğuna bağlamıştır.[15]

Diğer yandan 1960’tan sonraki incelemelerde Özgür Kiliseler’in işçi hareketi üzerine etkileri konusunda eleştirel değerlendirmeler de yapılmıştır. Özellikle Fransız Devrimi’nden kaynaklanan devrimci dalga esnasında Özgür Kiliseler’in radikal siyasi hareketleri kontrol altına alacak toplumsal kontrol biçimleri sağladığı tezi güçlü şekilde savunulmuştur. Örneğin Kalvinist düşüncede sendikacılık alternatif bir otorite, disiplin ve sosyalleşme kaynağı olarak güvensizlikle karşılanıyordu hatta Galler’deki Metodistler, 1831’de üyelerinin bu tür örgütlere katılmasını yasaklayacak kadar ileri gitmişlerdi.[16] Gene Thompson, Metodist Kilisesi’nin vaaz ettiği dinin hem çalışkan olmayı hem de tutumlu olmayı öğütlediğinden söz ederek, işçi sınıfının çalışmasını ama zenginleşmemesini sağlamaya çalıştığını, Fordist sistem türü çalışma düzenini pekiştirdiğini, çalışmanın işçilere bir teselli olarak sunulduğunu, dini kullanarak işçi sınıfını korkuya sevk ederek burjuva sınıfını korumayı gaye edindiğini belirtmektedir.[17]

Özgür kiliselerin işçi hareketinin kökenlerinde oynadıkları rolün önemi üzerine 1960lı yıllara kadar çok sayıda kitap ve makale vardır. Harry Jeffs, “Bu ülkedeki İşçi Hareketi’nin, Metodist, Baptist ve Cemaatçi olmak üzere Özgür Kilise küçük şapellerimizde toplandığını” iddia etmişti.  Uzun süre İşçi Partisi sekreteri olan Methodist Arthur Henderson sendikal hareket içindeki kendi kökenleri üzerine konuşurken yerel ve ulusal düzeydeki liderlerin çoğunluğu, sıradan vaizler, kilise papazları, Pazar Okulu müfettişleri ve öğretmenleri, İncil sınıfı öğretmenleri, Umut Grubu çalışanları vb. olarak aktif olarak dinî çalışmalarla meşguldü diyordu.

Özgür Kiliseler bazı farklılaşmalar yaşamışlardır. 18. ve 19. yüzyılda gerek İngiltere devletinin geçirdiği yapısal değişiklikler (liberalizme ya da otoriterliğe kayma, devletin özgür kilise üzerindeki baskılarının düzeyi ve zaman içindeki değişimi) gerekse kapitalizmin gelişmesi sonucu artan emek-sermaye çelişkisi ve bunun yarattığı işçi hareketindeki yükseliş ve düşüşler ve ayrıca o dönemlerde yaşanan savaşların etkileri, farklı özgür kiliseler arasında ve her bir kilisenin kendi içinde farklı eğilimlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.  İşçi Partisi ortaya çıkmadan önce orta sınıf temsilcileri ile birlikte liberal temelde yapılan çalışma süreçlerinde, işçi temsilcilerinin parlamentoya gönderilmesi konusunda, 1893 yılında Bağımsız İşçi Partisi’nin kuruluşu süreçlerinde ve yine Marksist-sosyalist akımlar ve radikal/devrimci sendikal hareketler karşısındaki tutumlar konusunda farklı eğilimler gelişmiştir. Fakat yine de İngiltere’de iki dünya savaşı arasında sendikal ve siyasi işçi hareketinin  büyük boyutlara vardığı dönem olan 1918-1935 yılları arasında ortalama olarak parlamento seçimlerinde aday adayı olan Özgür Kilise mensubu rahip ve eski rahiplerden 108 kişiden %50,9’nun,   52 adaydan % 48’inin ve seçilen 15 milletvekilinden  %40’nın İşçi Partili olması, yine örneğin 1922 seçimlerinde İşçi Partisi adaylarının %40,4’ü ve milletvekillerinin %60’ının Özgür Kilise mensubu olması bu bağların derinliği hakkında yeterli bilgi sunmaktadır.[18]

İşçi (Emek) Kilisesi

İşçi hareketinin samimi dindar bazı liderleri için muhalif kiliselerin bu davayı reddetmesi ve hatta ayrıcalıklı kesimlerle ittifak kuması hem kalpsiz hem de anlaşılmaz bir tutum olarak görünüyordu. Londra’daki liman grevinden sonra Ben Tillett[19] birçok Özgür Kilise mensubu dinleyicilere etkili bir şekilde hitap ederek kiliselere kendilerini emeğin amacı ile özdeşleştirmeleri için yalvardı. Hristiyanlık ile işçi sınıfı arasındaki ilişkiye ilişkin bir makalede Arthur Henderson, kiliseleri “orta sınıf toplumun çıkarlarının korunması açısından dinî seralardan biraz daha iyi” olmakla suçladı. Manchester’daki Upper Brook Street Üniteryen Özgür Kilisesi’nin Rahibi John Trevor[20] az sayıda işçinin kiliseye gitmesinden ve işçi liderlerinin mevcut kiliselerin işçilerin ihtiyaçlarını karşılamadığı yönündeki eleştirilerinden rahatsız olarak 1890lı yılların başında yeni bir Özgür Kilise olan, İşçi Kilisesi’ni kurdu.

İlk tören 4 Ekim Pazar günü Chorlton[21] Belediye Binası’nda düzenlendi. Yeni kilisenin ilkeleri aşağıdaki şekilde belirlenmişti:[22]

​(1) İşçi hareketi dinî bir harekettir.

(2) İşçi hareketinin dini bir sınıf dini değildir, fakat sınıflarının üyelerini ücretli köleliğin ortadan kaldırılması için birleştirir.

(3) İşçi hareketinin dini mezhepçi veya dogmatik değildir, ancak özgür din, her insanı onu var eden güç ilişkilerinden bağımsızlaştırarak kendi dinini geliştirme konusunda özgür bırakır.

(4) Emeğin kurtuluşu ancak Tanrı’nın hem ekonomik hem de ahlaki yasalarını öğrenen ve yürekten    onlara uymaya çalışınlar tarafından gerçekleştirilebilir.

(5) Kişisel karakterin geliştirilmesi ve sosyal koşulların iyileştirilmesi insanın ahlaki ve sosyal esaretten özgürleşmesi için gereklidir.

Kilisenin kurucusu Rahip Trevor bizzat Bağımsız İşçi Partisi’nin kurulmasına yardım etti, bazı şehirlerde iki yapının ortak üyeleri vardı. Bağımsız İşçi Partisi’nin kuruluş toplantısı İşçi/Emek Kilisesi, Fabian topluluğu ve bir işçi sendikası tarafından kiralanan Bradford Şapeli’nde yapıldı. Birmingham’da, sosyal konularda bir dizi vaaz verme sözü verdikten sonra İşçi Kilisesi yerel Fabian Cemiyeti’ni bünyesine kattı.

İşçi Kilisesi’nin üyeleri her yıl belirlenen küçük bir kayıt ücreti veriyorlardı. Üyeler kiliseye katılırken mesleğini, parlamento ve belediye seçim bölgelerini belirtmek zorundaydılar. Yeni kilise hızla büyüdü. 1892’de Emek Peygamberi adlı resmi bir gazetesi oldu. 1893’de ulusal bir örgütün çekirdeği olarak oluşturulmuş İşçi Kiliseleri Birliği kuruldu ve Bolton, Halifax, Bradford ve Londra’da şubeleri kuruldu. Bağlı kiliselerin toplam sayısı hiçbir zaman otuzun üzerine çıkmadı ve bunların büyük bir kısmı Lancashire ve Yorkshire’daydı. Yıllık konferanslar düzenlenmesine rağmen bireysel kiliseler büyük ölçüde bağımsız kaldı. Başlangıçtan itibaren İşçi Kilisesi, emekçilerin yaşamlarının iyileştirilmesi için örgütlenmiş diğer yapılarla yakın iş birliği içinde çalıştı.[23]

Kilisenin kurucusu Rahip Trevor bizzat Bağımsız İşçi Partisi’nin[24] kurulmasına yardım etti, bazı şehirlerde iki yapının ortak üyeleri vardı. Bağımsız İşçi Partisi’nin kuruluş toplantısı İşçi/Emek Kilisesi, Fabian topluluğu ve bir işçi sendikası tarafından kiralanan Bradford Şapeli’nde yapıldı. Birmingham’da, sosyal konularda bir dizi vaaz verme sözü verdikten sonra İşçi Kilisesi yerel Fabian Cemiyeti’ni bünyesine kattı.

​İşçi Kilisesi hareketinin kökeni örgütlü kilise organlarının işçi sınıfına yabancılaşmasına bir protesto olarak gazete ve platformlarında diğer kiliselere yönelik bir dizi sert saldırıda da kendini gösterdi.

Emek Peygamberi gazetesinin bir muhabirinin yazdığı aşağıdaki mektup, hareketin bazı üyelerinin örgütlü dine karşı tutumunu ortaya koymaktadır:

“İşçilerin bakması gereken günün kapitalist hükümetleri’ midir? Kesinlikle değil. O zaman nereye bakacaklar? Kiliselere, onların din adamlarına, onların tarikat ve sistemlerine mi? Hayır, hayır, günümüzün kapitalist firavunlarının kontrolü altındaki kurumların dışına çıkmalıdırlar.”  Trevor, hareketi oluştururken günün iki coşkusunu birleştirme amacını dile getirmişti: Kişisel kurtuluş coşkusu ve toplumun kurtuluşu coşkusu. Ancak kişisel kurtuluş coşkusu kilisenin dinî hizmetlerinde çok az ilgi görmüştü. İşçi Kilisesi’nde verilen vaazların konuları arasında; “Sendikaların Geleceği”, “Sosyalizm İçin Bir Vaka”, “Toprak Sorununun Dini”, “Genel Seçimlerin Dersi”, “Hristiyanlıkla Bağdaşmayan Ticaret” “Mutfakta Demokrasi”, “İşçi Hareketinde Kadının Yeri” gibi konular vardı.[25]

Rahip Trevor tarafından yazılan bir başmakaleden alınan aşağıdaki ifade geleneksel muhalif kilise taraftarları için İşçi Kilisesi’nin ilk kilisenin Hristiyanlığından bile kopuşu olarak gösterilmiştir: “İsa bize ikinci elden geliyor, kiliseler onu ve onun sözlerini anlamayı imkânsız kılmak için ellerinden geleni yaptı, İsa’nın sözleri kaydedildi fakat anlamların tam karşılamayan şekilde hatırlandı veya hayal edildi.” 

Metodistler’in Wesleyen Gazetesi editörü, İşçi Kilisesi’nin vaazlarında, risalelerinde ve gazetelerinde seküler konuları ele alındığını, kişisel karakter ve davranışla ilgili bir şey söylememesini eleştirmekte ve mevcut kiliselerin ise sosyal ve politik konuları ihmal ederek yeni kilisenin yolunu açılabileceğini öne sürmekteydi. Eski Özgür Kiliseler’in çoğu İşçi/Emek Kilisesi’ne saf bir işçi hareketi olarak bakmaya başladılar. Bradford İşçi Kilisesi’nin açılış töreninde Hristiyan Dünyası gazetesinin bir muhabiri hizmetin hiçbir bölümünde insanın ruhsal doğasına gönderme yapılmadığını söylemiştir. Benzer şekilde Bradford’daki işçilere hitaben yapılan konuşmalarda İşçi Kiliseleri’ni, Hristiyan dinini temsil edemeyecek kadar mezhepsel ve dar bulduğu belirtilmiştir.[26]

Rahip Trevor tarafından yazılan bir başmakaleden alınan aşağıdaki ifade geleneksel muhalif kilise taraftarları için İşçi Kilisesi’nin ilk kilisenin Hristiyanlığından bile kopuşu olarak gösterilmiştir: “İsa bize ikinci elden geliyor, kiliseler onu ve onun sözlerini anlamayı imkânsız kılmak için ellerinden geleni yaptı, İsa’nın sözleri kaydedildi fakat anlamların tam karşılamayan şekilde hatırlandı veya hayal edildi.”[27] Bu kesimler İşçi Kilisesi’nin ayırt edici fikrinin Hristiyanlığı işçi hareketine dâhil etmek değil, işçi hareketinin kendisi dinî bir hareket olarak ele almak ve kendi dininin gerçek bir din olarak geliştirilmesini sağlamak olduğunu belirtmişler ve İşçi Kilisesi’ni, onu öncelikle siyasi propaganda aracı olarak gören işçi sınıfının liderleriyle olan yakın ilişkisinden dolayı neredeyse tamamen sekülerleşme ile suçlamışlardır.

İşçi Kilisesi’nin yayın organı olan Emek Peygamberi’nde kaydedilen Sheffield’den John Bingham’ın anarşinin popüler fikrinin kaos ve şiddet olduğunu söylediği etkileyici konuşmasındaki; “gerçekte anarşi, tam özgürlükle birleşmiş mükemmel düzen anlamına geliyordu, hükümetler mülkiyeti ve ayrıcalığı korumak için vardı. Polis ve ordu kirli işleri yapmak için kullanılan yönetici sınıfın eseri olan hareketli makinelerden başka bir şey değildi. Devlet ve özel mülkiyet ortadan kalktığında herkes kardeşlik içinde yaşadığında ve anarşi gerçekleştiğinde cennet var olurdu” söylemini geleneksel nonkonformistler tarafından tümüyle Marksist ve anarşist olarak suçlanmıştır.[28]

Her ne kadar İşçi Kilisesi hareketinin dinî coşkuyu siyasi alana aktarması dinî gerilemenin belirtisi olarak tanımlansa ve Protestan geleneğine tam olarak uygun bulunmasa da erken dönem işçi hareketinin dinî atmosferine katkıda bulunduğu (ve kendisi de onun bir yansımasıydı) ortadadır. Ancak bu yönelimler hayatta kalamadı: 1898’den sonra Emek Peygamberi’nin yerini üç ayda bir yayınlanan bir gazete aldı; Trevor’ın ölümüyle birlikte hareket zayıfladı ve 1. Dünya Savaşı’ndan sonra çok az Özgür Kilise kaldı. İşçi hareketiyle çok daha derin bir konformist olmayan kilise ilişkisi, eski mezheplerin İşçi Partisi’nin bileşenlerine nüfuz etmesiyle ortaya çıktı. Bileşenlerden sadece biri yalnızca Sosyalist Demokrat Federasyon dinî nüfuz konusunda tam bir özgürlük iddiasındaydı.[29]

Kaynaklar:

1. “Nonconformist (Protestantism)”, Wikipedia, https://en.wikipedia.org/wiki/Nonconformist_(Protestantism)

2. R. Pope (Ed.), T&T Clark Companion to Nonconformity, Peter Catterall: “Nonconformity and the Labour Movement”, Kaynak: https://westminsterresearch.westminster.ac.uk/item/8yz01/nonconformity-and-the-labour-movement

3. E.P. Thompson, İngiliz İşçi Sınıfının Oluşumu, Birikim Yayınları, 2004, İstanbul.

4. The Historical Journal, Sep., 1993, Vol. 36, No. 3, sf. 667-685 Peter Catterall: “Morality and Politics: The Free Churches and the Labour Party between the Wars”, Cambridge University Press, Kaynak:  https://www.jstor.org/stable/2639783

5. Julia G. Saint, The influence of the nonconformist religions on the character of the British Labour Movement, 1875-1895, Department of History, McGill University, 1962, Kaynak: https://escholarship.mcgill.ca/concern/theses/vq27zs05f 

6. Journal of Social History, Winter, 1975, Vol. 8, No. 2 (Winter, 1975), pp. 113- 120, Kenneth D. Brown: “Non-Conformity and the British Labour Movement: A Case Study” Oxford University Press, Kaynak: https://www.jstor.org/stable/3786270

7. Journal of British Studies , Apr., 1999, Vol. 38, No. 2 (Apr., 1999), pp. 217-245, Mark Bevir: “The Labour Church Movement, 1891-1902”, Cambridge University Press (on behalf of The North American Conference on British Studies), Kaynak: https://www.jstor.org/stable/175956


[1] “Nonconformist (Protestantism)”, Wikipedia, https://en.wikipedia.org/wiki/Nonconformist_(Protestantism)

[2] A.g.e

[3] A.g.e.

[4] Whigler, mutlak monarşiye kaşı anayasal monarşiyi ve parlamenter sistemi savunan bir hizip olarak doğdu, 1715 iktidarı ele geçirdiler, 1784’te resmi siyasi parti haline geldiler. Muhafazakârlar çiftçilerden, toprak sahiplerinden ve monarşistlerden destek almaya çalışırken, Whigler endüstriyel reformistlerden ve tüccar sınıfından destek almaya çalıştılar. (E.N.)

[5] R. Pope (Ed.), T&T Clark Companion to Nonconformity, Peter Catterall: “Nonconformity and the Labour Movement”, Kaynak: https://westminsterresearch.westminster.ac.uk/item/8yz01/nonconformity-and-the-labour-movement

[6] İngiltere’de parlamentoya giren ilk bağımsız işçi milletvekili,1908-1910 İşçi Partisi lideri.

[7] R. Pope (Ed.), T&T Clark Companion to Nonconformity, Peter Catterall: “Nonconformity and the Labour Movement”, Kaynak: https://westminsterresearch.westminster.ac.uk/item/8yz01/nonconformity-and-the-labour-movement

[8] A.g.e.

[9] İngiliz İşçi Partisi liderlerinden, 1929-31 Dışişleri Bakanı.

[10] R. Pope (Ed.), T&T Clark Companion to Nonconformity, Peter Catterall: “Nonconformity and the Labour Movement”, Kaynak: https://westminsterresearch.westminster.ac.uk/item/8yz01/nonconformity-and-the-labour-movement

[11] İngiltere Komünist Partisi kurucu MK üyesi, 1922’de İşçi Partisi desteği ile milletvekili seçilmişti.

[12] R. Pope (Ed.), T&T Clark Companion to Nonconformity, Peter Catterall: “Nonconformity and the Labour Movement”, Kaynak: https://westminsterresearch.westminster.ac.uk/item/8yz01/nonconformity-and-the-labour-movement

[13] E.P. Thompson, İngiliz İşçi Sınıfının Oluşumu, Birikim Yayınları, 2004, İstanbul.

[14] R. Pope (Ed.), T&T Clark Companion to Nonconformity, Peter Catterall: “Nonconformity and the Labour Movement”, Kaynak: https://westminsterresearch.westminster.ac.uk/item/8yz01/nonconformity-and-the-labour-movement

[15] E.A. Payne, The Free Church tradition in the life of England, SCM Press, London.

[16] R. Pope (Ed.), T&T Clark Companion to Nonconformity, Peter Catterall: “Nonconformity and the Labour Movement”, Kaynak: https://westminsterresearch.westminster.ac.uk/item/8yz01/nonconformity-and-the-labour-movement

[17] E.P. Thompson, İngiliz İşçi Sınıfının Oluşumu, Birikim Yayınları, 2004, İstanbul.

[18] The Historical Journal, Sep., 1993, Vol. 36, No. 3, sf. 667-685 Peter Catterall: “Morality and Politics: The Free Churches and the Labour Party between the Wars”, Cambridge University Press, Kaynak:  https://www.jstor.org/stable/2639783

[19] İngiliz işçi lideri, politikacı, Londra 1889 Liman işçileri grevinin lideri.

[20] Önce Baptist sonra Uniteryan Kilisesi mensubu rahip, 1891 yılında Emek Kilisesi’ni kurdu.1900 yılında kiliseden ayrıldı, 1930 yılında yalnızlık içinde öldü.

[21] Manchester kentinde bir kenar yerleşim yeri.

[22] Julia G. Saint, The influence of the nonconformist religions on the character of the British Labour Movement, 1875-1895, Department of History, McGill University, 1962, sf. 116, Kaynak:

https://escholarship.mcgill.ca/concern/theses/vq27zs05f

[23] A.g.e., sf.116-117.

[24] 1893’te işçi gruplarının, Fabian Cemiyeti’nin ve sosyal demokrat federasyonunun temsilcilerinin katılımı ile kurulan parti.

[25] Julia G. Saint, The influence of the nonconformist religions on the character of the British Labour Movement, 1875-1895, Department of History, McGill University, 1962, sf. 119, Kaynak:

https://escholarship.mcgill.ca/concern/theses/vq27zs05f

[26] A.g.e., sf. 119.

[27] A.g.e., sf. 120.

[28] A.g.e., sf. 121.

[29] A.g.e., sf. 122.

Yorum bırakın