yirmi üçler

TOROS HAŞHAŞOĞLU

Hatırlamak için ‘Strophes’**

Ne şan şöhret, ne de gözyaşı idi istediğiniz
Ne bir ağıt, ne de son soluğa eşlik eden dua
Onbir yıl olmuş, nasıl da hızla geçmiş yıllar
Silahlarınızla hizmet ettiniz yalnızca
Fedailerin gözlerini ölüm kamaştırmaz

Kentlerimizin duvarlarına simalarınız yapışmıştı
Gecenin ve sakalın siyahlığı ile diken diken batıcı
Sanki bir kan lekesiydi afiş.
Korku salmak ister gibi gelip geçenlere
Üstelik zordu telafuz etmek adlarınızı.

Kimse demezdi sizin için tipik Fransız
Gün boyu yürür geçerdi insanlar bakmadan yüzlerinize
Karartma saatinde sokaklarda gezinen parmaklar
Resimlerinizin altına FRANSA İÇİN ÖLDÜLER diye yazmıştı
Ve kasvetli sabahlar artık bambaşkaydı.

Kırağanın biteviye rengiyle kaplıydı her şey
Şubat sonu, sizlerin son saatleri
Sükunetle seslendi aranızdan biri,
“Herkese bahtiyarlık, hayatta kalanlara mutluluk
Kin duymadan ölüyorum Alman halkına.

Elveda çile ve haz, elveda güller
Elveda hayat, elveda ışık, rüzgar
Evlen, mutlu ol ve sık sık beni an
Sen, bütün bu hikayeye son nokta konduğunda
Güzelliklerle kuşanmış yaşayacaksın Erivan’da.

Koca kış güneşi yüksekten aydınlatıyor tepeyi
Tabiat nasıl da güzel, yüreğim paramparça
Adalet muzaffer adımlarımızın üzerinde yükselecek
Melinem, ah! aşkım, yetimim
Ve derim ki sana, yaşa, hayat ver bir çocuğa.”

Yirmi üç kişiydiler çiçeklendiğinde namlular
Yirmi üçü de vaktinden önce verdiler yüreklerini
Yirmi üç yabancı, halbuki kardeşlerimizdiler
Yirmi üç ölesiye hayat aşığı
Düşerken toprağa, Fransa diye haykırdı yirmi üçler.

Louis Aragon

  • Louis Aragon, söz konusu “şiiri” Paris’in 20. Komünü’ünde “Group Manouchian” adının bir so­kağa verileceği anma töreni vesilesiyle Fransız Ko­münist Partisi’nin talebi üzerine kaleme alır ve ilk kez 5 Mart 1955 tarihinde, FKP’nin günlük gazetesi L’Humanité’de “Group Manouchian” titriyle yayınla­nır. Şiir daha sonra 1956 yılında yayınlanan ve Lou­is Aragon’un savaş sonrası yazdığı şiirlerinin doruk noktası olarak nitelenen Roman inachevé kitabında “Strophes pour se souvenir” başlığıyla yer alır. 1961 yılında Léo Ferré’nin özellikle Aragon’un Roman ina­chevé kitabından seçip bestelediği şiirlerden oluşan, Léo Ferré chante Aragon uzunçalar albümünde şiirin dizeleri “L’Afiche Rouge” adıyla dinleyicilere ulaşır ve bu tarihten sonra şiir L’Affiche Rouge adıyla anılır.
  • Devlet yayın kanallarında yayınlanması ya­saklanan Léo Ferré’nin Kızıl Afiş şarkısı, 29 Temmuz 1982 yılında dönemin cumhurbaşkanı François Mit­terand’ın, devletin medya kanalları üzerindeki tekeli kaldıran yasayı onaylamasıyla ancak Fransa’da tam anlamıyla özgürlüğüne erişir ve geniş kitlelerin be­ğenisiyle takdir edilir.
  • Bu şiir ve şarkıya esin kaynağı olanların her birinin kısa ömürlerinden hatırlayabileceğimiz olduk­ça zengin hatıralar kayıt altına alınmış. Bunlar hakkın­da Türkçe’de de günlerce yazıp, saatlerce konuşarak anılarını hatırlayabiliriz. Fakat aslolan, unutulmaması gereken: Yirminci yüzyılın cenderesinde, İtalya’da fa­şizme, İspanya’da frankizme, doğu Avrupa’nın dikta­tör ve tiranlarına karşı mücadele edenler ve onların çocuklarının sığındıkları Fransa’da daha yaşanası bir dünya idealiyle sırt sırta verip işgalci Alman Nazizmi­ne karşı birlikte mücadeleyi sürdürmeleri.
  • Hitlerci Nazizm ve onun Fransa’daki işbir­likçi Vichy hükümeti, işgalcilere karşı Paris’te silahlı mücadele veren FTP-MOI*** militanlarını 21 Şubat 1944’te topluca kurşuna dizmekle yetinmez, bu par­tizanların kimliklerindeki Doğu Avrupa eşkanaz Mu­seviliği, Orta Doğulu Ermeniliği Paris’in sokaklarını donattığı kanlı afişlere malzeme yaparak aşağılar. Berlin’in düşmesi, Nazilerin teslim olmasından son­ra, simaları “kanlı afiş”de sergilenenlerin yoldaşları ise mücadeleyi sürdür. “Kanlı afiş”ten “Affiche Rou­ge” doğar.
  • Ve günümüzde, Léo Ferré’nin bestesini yo­rumlayan genç kuşaklar, kökleri farklı olanların Pa­ris’in sokaklarında, varoşlarında birlikte yürüttükleri mücadele destanını, seslerinin ilahi tınılarıyla ruhu­muza, yüreğimize işlemeyi sürdürüyorlar.
  • Hayatın akışında, FTP-MOI militanlarının idealleri uğruna sürdürdükleri mücadele Misak ve Meline Manuşyanların bu yıl Paris Panteonuna taşı­nan naaşları nezdinde hatırlanıp, bir kez daha onur­landırıldı. İktidar odakları bu karara onay verirken çıkarları için hipokrit biri davranış sergileseler de aslolan, mücadele tarihinin bu sayfasından bizlere kalan miras ve unutmamız gerekendir. İdeallerimiz için mücadeleyi sürdürebileceğimiz zemine sağlam­ca basmak ve birlikte yürüyebilmektir.
  • Şairler, Misak Manuşyan, Louis Aragon üs­tüne basa basa dillendiriyorlar; “Adalet, muzaffer adımlarımız üzerinde yükselecek.”

Dipnotlar:

* Şiirin Türkçesi: Toros Haşhaşoğlu

**Fransızca-Türkçe sözlüklerde, Strophe’un karşılığı olarak, şiir tekniği lugatında “dönü, bent, bağlam, kıta” gibi sözcükler görüyoruz. Strophe’un Franszıca etimolojik kökleri antik Yunan’daki lirik piyeslerin girişlerinde söylenen yakarışlar ve ilahi nakaratlara uzanır.

***FTP-MOI, Francs-tireurs Partisans-Main d’oeuvre Immigrés: Fransız Komünist Partisi’nin çatısı altında örgütle­nip, Fransa’daki Nazi işgaline karşı silahlı mücadele yürütmüş olan göçmen işçilerin örgütü..

Léo Ferré’nin L’Affiche Rouge bestesini dinlemek için link:

Kaddour Hadadi, HK Saltimbank’ın yorumunu dinle­mek için link:

Feu! Chatterton’un yorumunu dinlemek için link:

Yorum bırakın